Karbes

Beslenme İle İlişkili Sorunlar ve Öneriler

Beslenme İle İlişkili Sorunlar ve Öneriler

Modern yaşam tarzı beslenme alışkanlıklarımızı olumsuz etkileyebilir. En yaygın beslenme problemleri olan konstipasyon, bulantı, kusma, gestasyonel diyabet, gebelik zehirlenmesi, mide yanması, isteksizlik, bitkisel destekler ve besin güvenliği, yeme davranış bozuklukları ve bu gibi sorunlara yönelik bilimsel çözüm öneriler ile sağlıklı ve dengeli beslenme için neler yapabileceğinizi öğrenin.

Konstipasyon (Kabızlık)

Gebelikte hormonal değişimler bağırsak hareketlerinin azalmasına neden olarak kabızlık ile sonuçlanmaktadır. Bu dönemlerde görülen kabızlık, beslenmede yapılacak değişikliklerle önlenebilir veya hafifletebilir: Sebze, meyve, tam tahıl ürünleri, kuru baklagiller gibi posa içeriği yüksek besinler tercih edilmelidir. Günde en az 5 porsiyon sebze ve meyve, kepekli ekmek, tam tahıl ürünleri ve haftada iki kez kuru baklagil yemekleri tüketerek posa miktarı artırılabilir. Günlük sıvı tüketiminizi artırılmalı, günde en az 8-10 bardak sıvı tüketilmelidir. Düzenli fiziksel aktivite, bağırsak işlevlerinin normal olmasını sağlar. Yürüyüş, yüzme ve hafif egzersizler gebelik süresince yapılabilecek en iyi egzersizlerdir.

Bulantı - Kusma

Gebelikte bulantı ve kusma, gebeliğin erken dönemlerinde (4-6. haftalarda) hormonal, fizyolojik ve psikolojik değişikliklere bağlı olarak başlar ve gebeliğin 12. haftasında en yüksek düzeye ulaştıktan sonra giderek azalan bir seyir gösterir. Sık aralıklarla ve küçük miktarlarda besin tüketilmesi, kızarmış, baharatlı ve yüksek yağlı besinlerden kaçınılması, yağsız tost, tuzlu kraker, galeta/grisini ve leblebi gibi kuru ve tuzlu besinlerin seçilmesi ile semptomlar hafifletilebilir.

Gestasyonel Diyabet

Gestasyonel diyabet, ilk kez gebeliğin 24-28. haftaları arasında ortaya çıkan ve genellikle doğumdan sonra geçen çeşitli derecelerdeki glukoz intoleransı olarak tanımlanmaktadır. Daha önceki gebeliklerinde gestasyonel diyabet hikayesi olan, obez, 35 yaş üstü gebelikler, ailede diyabet hikayesine sahip kadınlarda görülme riski daha yüksektir. Gestasyonel diyabet, fetal makrozomi (4500 gramın üzerinde), gestasyonel yaşa göre büyük bebek (LGA), yüksek riskli doğum zorlukları ve doğumsal anomaliler ile ilişkilidir. Anne ve bebek sağlığının korunması açısından gebeliğin 24-28. haftalarında tek basamaklı (75 g’lık OGTT) veya iki basamaklı (50 g glukoz yükleme ve 100 g’lık OGTT) yükleme testleri ile tanı konulur. Tanı konulduktan sonra beslenme tedavisi ve sık kan glukoz kontrolü ile takip edilir. Beslenme tedavisi ile kontrol altına alınamayan gebeler insülin tedavisine ihtiyaç duyarlar. Gestasyonel diyabet, çoğunlukla doğum sonrası plasentanın ayrılması ile geçmektedir. Ancak gebeliğe obez başlayan ve gebelikte fazla ağırlık artışı olan kadınlarda tip 2 diyabete dönüşme riski yüksektir. Bu yüzden aşırı ağırlık artışı önlenmeli ancak zayıflama diyeti (enerjisi sınırlı diyetler) uygulanmamalıdır.

Gebelik Zehirlenmesi (Toksemi)

Obezite, yetersiz ve dengesiz beslenme, ilerleyen yaşlarda gebelik (>35 yaş), özellikle gebeliğin son döneminde kan basıncında artış, idrarla protein atımının artması ve ödem ile seyreden toksemiye neden olabilir. Tokseminin önlenmesi ve tedavisinde tuz alımının ve protein alımının kısıtlanması ve B grubu vitaminlerin alımının artırılması önerilir.

Mide Yanması

Gebelik hormonlarının mide boşalması üzerindeki etkisinden kaynaklanan reflü veya mide ekşimesi gebelikte sık görülen bir semptomdur. Yakınmaları önlemek için az miktarlarda sık öğün tüketmek, yemekten hemen sonra yatmamak, başı hafif düzeyde yükselterek uyumak, çay-kahve gibi kafein içeren içecekler, çikolata, asitli, yağlı ve baharatlı besinlerden kaçınmak fayda sağlamaktadır.

Aşerme - İsteksizlik

Gebelik döneminde hormonal değişikliklerle ortaya çıkan aşerme, bazı besinlere karşı şiddetli bir istek veya aşırı bir isteksizlik (tiksinti) durumu olarak tanımlanmaktadır. Besin alımında çok fazla isteksizlik ve buna bağlı olarak bazı besin gruplarının yetersiz tüketimi dışında aşerme durumu zararsızdır. Gebeler besin çeşitliliği ve besleyici değeri olmayan besinlerin tüketimi konusunda dikkatli olmalıdır. Örneğin tatlı besinlere (pastalar, hamur işleri tatlılar ya da kızartılmış tatlılar vb.) karşı isteği artmış kadınlarda bu isteğin yerine besin değeri yüksek olan sağlıklı alternatifi ile değiştirerek (sade dondurma, meyveli yoğurt, süt ve meyve ile hazırlanmış tahıl gevrekleri, sütlaç gibi) hafifletilebilir.

Yeme Davranış Bozuklukları

Anoreksiya nevroza, bulumiya nevroza ve başka şekilde belirtilmemiş yeme bozuklukları (eating disorders-EDs) doğurganlık çağındaki kadınların genel sağlığı üzerinde olumsuz etkilere sahiptir. Yeme bozukluğu (ED) sorunu olan kadınların gebelik döneminde bu sorunları ağırlık kazanımı endişesinin artışı ile daha da şiddetlenebilir. Gebelik döneminde yeme bozuklukları ile ilişkili komplikasyonlar düşük, ölü doğum ve intrauterin büyüme geriliği (IUBG) gibi önemli sorunlar olduğu için mutlaka tedavi edilmesi gerekmektedir.

Gebelikte rastlanılan bir diğer yeme davranış bozukluğu Pika’dır. Pika, toprak, mısır nişastası, kül, çamaşır tozu, kireç gibi genellikle besin dışı maddeleri aşırı yeme isteği olarak tanımlanmaktadır. Gebelikte görülen pika davranışı genellikle kansızlık, vitamin-mineral eksikliğinin ve gebelikteki tat değişikliklerinin bir göstergesi olabilir. Pika davranışının anne ve bebek sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri nedeniyle hemen tedavi edilmesi ve eksikliği görülen vitamin veya mineral desteklerinin verilmesi gerekmektedir.

Bitkisel Destekler

Birçok önemli profesyonel kuruluş gebelik ve emzirme döneminde bitkisel desteklerin kullanımını önermemektedir. Bu ürünlerin kullanımının güvenli olduğunu gösteren bilimsel kanıtlar yetersizdir ve kullanım dozu ve miktarı ile ilgili yasal düzenlemeler bulunmamaktadır. Bitki çayları ve diğer bitkiler, gebelikte uterus kontraksiyonunu artırarak düşüklere, prematüre doğumlara ve kanamalara neden olabilmektedir.

Emzirme döneminde yaşanılan en büyük kaygılardan biri süt üretiminin yetersiz olmasıdır. Anne sütünün artırılmasında en önemli etmenlerden biri, memedeki sütün boşaltılmasıdır. Anne sütü üretimi emzirmeye geç başlama, sık emzirmeme, kısa süreli emzirme, emzirme pozisyonunun hatalı olması, tamamlayıcı beslenmeye erken başlama süt üretiminin azalmasına neden olmaktadır. Anne sütünün artırılması gereken durumlarda ilk seçenek bu etmenlerin gözden geçirilmesi olmalıdır. Günümüzde anne sütü artırıcı bitkisel çayların kullanımı yaygındır. Ancak bu çayların anne ve bebek sağlığı üzerine etkileri tam olarak bilinmemekte ve bu ürünlerin kullanım dozu ve miktarı ile ilgili yasal düzenlemeler bulunmamaktadır. Gebe ve emziren kadınlar bu çayların kullanım miktarı, süresi, ilaçlarla etkileşimi gibi konularda bilgilendirilmelidir.

Besin Güvenliği

Gebe ve emziren kadınlar besin güvenliği açısından hassas gruplardır. Bu nedenle bakteri üremesi açısından risk oluşturabilecek yanlış besin hazırlama ve saklama yöntemleri (uygun ısıda ve yeterli sürede pişirmeme, donmuş besinlerin uygun koşullarda çözdürülmemesi vb.) konusunda dikkatli olunmalıdır. Salmonella riskinin önlenmesi için çiğ yumurta içeren yiyecekler ve listeria, toksoplazma, brusella gibi bakterilerden korunmak için pastörize olmayan süt ve süt ürünleri, çiğ etten yapılmış yiyeceklerden uzak durulmalıdır.

13.05.2025
KAYNAKLAR

Türkiye Beslenme Rehberi (TÜBER) 2022